Sözde Değil Özde İnsan Haklarını Savunuyoruz
10 Aralık 2024, Salı
Bugün 10 Aralık İnsan Hakları Günü. Bu gün, dünyanın çehresini değiştiren ve on milyonlarca insanın öldüğü I. ve II. Dünya Savaşlarının akabinde bireylere tanınan hak ve özgürlükleri teminat altına almak için İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edildiği 10 Aralık 1948 tarihinden bu yana kutlanıyor. Ancak bu tarih, kimileri tarafından kutlanırken, kimileri de politik olarak hakikati gizlemek amacıyla bir argüman olarak kullanıyor.
Beyannamenin 3. maddesinde, “Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.” 5. maddesinde ise, “Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez.” deniliyor. Bugün, 10 Aralık İnsan Hakları Günü; beyannamenin BM Genel Kurulunda kabulünün üzerinden geçen 76 yıla rağmen mazlum milletlerin, ezilenler, hor ve aşağı görülenler ile ayrımcılığa uğrayanlar açısından büyük bir mesafe kat edilemedi.
Beyannamenin kabul edildiği 1948 yılında kurulan katil İsrail’in o günden bugüne yaptığı kesintisiz zulüm ve katliamlar, Gazze’de bir yılı aşkındır uyguladığı soykırım devam ederken, küresel insan hakları mekanizmaları hiçbir işe yaramıyor. Evet, bugün 10 Aralık İnsan Hakları Günü, Çin Komünist Partisi rejimi tarafından Doğu Türkistan’da toplama kamplarında uygulanan korkunç asimilasyon ve barbarlık da sürüyor. İzzetlerine tasallut edilen analar, bacılar ve yavruların ahları arşa ulaşıyor ama bu sesler küresel insan hakları kuruluşlarına ulaşmıyor.
Myanmar’da, Nemrudlaşmış vahşilerin ateşe attığı Müslüman mazlumlar; Guantanamo, Ebu Gureyb ve Suriye’deki Baas/Esed rejiminin devrilmesinin ardından ortaya çıkan Sednaya işkencehanesinde yaşananlar… Sednaya’da yer altında üç kat toplu mezarların bulunduğu, muhaliflerin ele geçirdiğinde güvenlik kameralarında gördüğü ama mahkûmların yerini tespit edemediği bir insan mezbahanesi ortaya çıktı.
İblisin dahi aklına gelmeyecek işkencelerde hayatta kalabilenlerden bazıları hafızasını yitirmiş, kimisi ise konuşmayı unutmuş. Ayrıca, emperyalizmin neden olduğu savaşlar, krizler, çatışmalar, vahşi kapitalizmin ürettiği ve 1 milyardan fazla insanı etkileyen açlık, yoksulluk, küresel ırkçılık, göçmen düşmanlığı ve İslamofobi ile çalışma hayatında yaşanan ihlaller, emeğin değersizleştirilmesi ve çok daha fazlası, dünyayı yaşanmaz bir hale getirmiş durumda.
Masumların zalimce öldürüldüğü bu düzende, kimi zaman emperyalizmin işgal argümanına dönüşen, kimi zaman vahşeti örtmenin aracı haline gelen ve kimi zaman da sadece bir ideal olarak kalan insan hakları söylem ve eylemi, mazlumlar için bir umut ışığı sunmanın çok uzağında kalmaktadır.
Memur-Sen olarak, yalnızca kağıt üstünde kalan, ideolojik angajmana tabi tutulan, çifte standartlı ve çarpık Batılı anlayışı reddediyoruz. İnsan onur ve haysiyetini merkeze alan, adalet ilkesi üzerine kurulu, insanı eşref-i mahlûkat olarak gören ve medeniyetimizin kurucu metinlerinden Veda Hutbesi’nde bir manifesto gibi billurlaşan anlayışla; insan haklarını, insanlığın bugüne kadarki kazanımlarını dikkate alarak medeniyet değerlerimiz merkezli olarak kavrıyor ve savunuyoruz.
Kimden gelirse gelsin zulme karşı olan duruşumuzla, kim olursa olsun mazlumdan yana tavır almayı kurumsal kimliğimiz haline getirmiş bulunan Memur-Sen olarak, daha adil bir dünya için çalışma kararlılığımızı vurguluyoruz. #10AralıkDünyaİnsanHaklarıGünü vesilesiyle tüm insanlık için adalet ve özgürlüğün hâkim olduğu bir gelecek temenni ediyoruz.
MEMUR-SEN