Kategori: Gündem

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), maymun çiçeği virüsünün yayılmasını “uluslararası öneme sahip bir halk sağlığı acil durumu” olarak ilan etti. DSÖ, bu virüsle mücadelede kitlesel aşılama yerine, virüsün yaygın olduğu bölgelerde “hedefli aşılama” önerisini yaptı. Virüs, “Klad 1” ve “Klad 2” olmak üzere iki genetik türde ve özellikle “Klad 1b” türü hızlı bulaşıyor ve çocuklar arasında yüksek ölüm oranına sahip.

Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde artan vakalar Burundi, Ruanda, Uganda ve Kenya gibi ülkelerde de görülmeye başlandı. Virüs çocukları ve bağışıklığı zayıf bireyleri daha ağır etkiliyor. Çiçek hastalığı veya HIV gibi diğer rahatsızlıklara sahip bireyler için ölüm riski daha yüksek. Virüs için belirli bir tedavi bulunmamakla birlikte semptomatik tedavi uygulanıyor.

Hastalık, deri döküntüleri ve ateş gibi belirtilerle kendini gösteriyor ve genellikle enfekte bireylerle yakın temas yoluyla bulaşıyor. Maymun çiçeği virüsü için çiçek hastalığı aşıları kullanılabiliyor. Aşılama, enfekte bireylerle temas etmiş kişilere öneriliyor.

DSÖ, iyi temas ve izolasyon önlemleri ile virüsün kontrol edilebileceğine inanıyor. Covid-19’a benzemediği ve hava yoluyla değil, fiziksel temasla yayıldığı için daha kolay kontrol edilebilir. Ancak dünya çapında bir pandemi haline gelmemesi için dikkat edilmesi gerektiği vurgulanıyor. Şeffaf bilgi paylaşımı ve doğru gözetim önlemlerinin önemli olduğu belirtiliyor.

Bu makale, dünya genelinde artış gösteren maymun çiçeği vakalarına odaklanıyor ve Türkiye Sağlık Bakanlığı tarafından henüz Türkiye’de görülmeyen bu virüsle ilgili yayımlanan rehbere dayanarak en çok merak edilen 11 soruya yanıt veriyor. Makale, maymun çiçeğinin belirtileri, bulaşma yolları ve virüsten korunma yöntemleri hakkında bilgi sağlıyor. Ayrıca, hastalığın yayılmasını önlemek için alınması gereken önlemler ve sağlık otoritelerinin tavsiyeleri ele alınıyor. Bu özet, okuyuculara maymun çiçeği konusunda bilinçlenmeleri ve korunmaları için temel bilgileri sunmayı amaçlıyor.

Makale, maymun çiçeği virüsüyle ilgili Dünya Sağlık Örgütü’nün uyarıları ışığında, virüsün bulaşma yolları ve belirtileri hakkında bilgi vermektedir. Sağlık Bakanlığı, maymun çiçeği ile ilgili en çok merak edilen 11 soruyu yanıtlamıştır. Maymun çiçeği, klinik olarak çiçek hastalığına benzer semptomlara sahip, nadir fakat ölümcül olmayan bir zoonotik virüstür. Ateş, boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı gibi solunum semptomları ve karakteristik cilt döküntüleri ana belirtilerdir. Virüs, cilt döküntüsü veya vücut sıvılarıyla doğrudan temas ile bulaşabilir, ancak cinsel yolla bulaşan bir hastalık olarak tanımlanabilir. Maymun çiçeği için özel bir tedavi yoktur, ancak bazı antiviral ilaçlar kullanılabilir. Virüsün, su parkları veya havuzlar gibi eğlence alanlarından bulaştığına dair bir kanıt yoktur, ancak uygun dezenfeksiyon ve klorlama ile bulaşma riski azaltılabilir. Başkalarıyla yakın temastan kaçınarak ve hijyen kurallarına uyarak bulaşma riski en aza indirilebilir.

Bu makale, kuru üzüm ve bademin sağlık üzerindeki faydalarını incelemektedir. Kuru üzüm ve bademi suda bekleterek tüketmenin sağladığı avantajlara odaklanıyor. Bademler, uzun süre tok tutarak aşırı yemeyi önler ve sindirimi kolaylaştırır. Kuru üzümler ise düşük glisemik indeksleri ile diyabet hastaları için uygun bir atıştırmalık olabilir ve kan basıncını düzenlemeye yardımcı olabilir. Her iki besin de antioksidanlar açısından zengin olup kalp sağlığını destekler ve sindirim sağlığını iyileştirir. Islatılmış bademler, kötü kolesterolü düşürmeye yardımcı olan tekli doymamış yağları içerirken, ıslatılmış kuru üzümler kardiyovasküler sağlığı korur. Yine de herhangi bir sağlık sorununuza karşı bir uzmana danışmanız önerilir.

Tunceli’nin Pülümür ilçesinde bulunan doğal kaya tuzları, insan sağlığına yararlı 84 mineral içeriyor. Bölgede yıllık bin tonun üzerinde tuz üretimi gerçekleştiriliyor. Yer altındaki kaya tuzu kaynağına tatlı suyun geçmesiyle iyon haline gelen tuzlar, çeşitli işlemlerden geçerek katkı maddesi içermeden doğal haliyle pazara sunuluyor. Mehmet Zeki Tosun, işlettiği Hiver tuzlasının üretim sürecini ve tuzun doğallığını vurgularken, ürünlerinin yurt içi ve yurt dışına dağıtıldığını belirtiyor. Tuzlar, çeşitli boyutlardaki ambalajlarda paketlenerek iç ve dış piyasaya sunuluyor. Ayrıca gelecek yıl sıvı tuz üretimi de planlanıyor.

Makale, Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesinde, Erciyes Dağı’nın eteklerinde üretilen domateslerin kurutularak 10 ülkeye ihraç edildiğini anlatıyor. Ömer Fatih Ergül, bu domateslerin başta İtalya, Amerika, Almanya ve Rusya olmak üzere İtalya’nın pizza üretiminde tercih edildiğini ve tamamen doğal, aromatik özellikleri nedeniyle talep gördüğünü belirtiyor. Yeşilhisar’da yaklaşık 5 bin dekar alanda üretilip, 300 dönümlük alanlarda kurutulan domatesler, kendi soğuk hava depolarında muhafaza edilip ihraç ediliyor. Ergül, bu sezon ihracatlarını iki katına çıkarmayı planladıklarını ifade ediyor. Makale ayrıca, domateslerin sağlık açısından faydalarına da değiniyor; antioksidan olan likopen ve C vitamini içermesiyle hücre hasarını önlediği, kalp ve kanser hastalıkları riskini azalttığı, bağışıklık sistemi ve cilt sağlığını desteklediği belirtiliyor. Ayrıca, sindirim sistemine fayda sağladığı, potasyum ve folat içeriğiyle kalp sağlığını desteklediği, cilt görünümünü iyileştirdiği ve kemik sağlığını desteklediği açıklanıyor. Bu sağlık yararlarını değerlendirmeden önce bir beslenme uzmanına danışılması öneriliyor.

Makale, vücudun çeşitli bölgelerinde, özellikle yüzde meydana gelen şişkinliklerin ardında ciddi sağlık sorunları olabileceğine dikkat çekiyor. Genellikle ödem veya kilo alımı olarak düşünülen bu şişkinlik, bazen stres veya hormonal dengesizliklerden kaynaklanabilir. Dr. Rajita Sinha’ya göre, yüksek stres seviyeleri bu durumu tetikleyebilir. Vücut, stres veya yaralanmaya kortizol salgılayarak tepki verir ve bu da iltihaplanmaya yol açabilir. Ancak, bu durum nadiren görülür ve genellikle ameliyat geçirmiş, steroid kullanan veya altta yatan sağlık sorunları olan kişilerde, örneğin Cushing hastalığı olan bireylerde ortaya çıkar. Cushing hastalığı, kronik şişme, kilo alımı ve yüzde yuvarlaklaşma gibi belirtilerle kendini gösterir.

Bu makale, akciğer sağlığını korumak ve güçlendirmek için dengeli beslenmenin önemine vurgu yapıyor. Özellikle kış aylarında sıkça tüketilen ayva meyvesinin ve yapraklarının sağlık açısından faydalarına dikkat çekiliyor. Ayva yapraklarının öksürüğü ve balgamı azaltabileceği, bağışıklık sistemini güçlendirebileceği, kansızlık problemlerine iyi gelebileceği, cilt sağlığını destekleyebileceği ve sindirim problemlerine çözüm olabileceği belirtiliyor. Ayva yaprağının çay olarak hazırlanıp tüketilmesi gerektiği, ancak kronik hastalığı olan, hamile veya emziren kadınların bir uzmana danışmadan tüketmemelerinin önemli olduğu vurgulanıyor. Ayrıca, ayva yaprağının fazla tüketiminin sağlık sorunlarına yol açabileceği konusunda uyarılar yapılmaktadır. Makalenin sonunda ayva çayı tarifi ve ayva içeceği tarifi yer alıyor.

Makale, sağlıklı kilo verme sürecinde diyet ve egzersizin önemini vurguluyor ve bu süreçte bitki çaylarının, özellikle tarçın çayının, nasıl yardımcı olabileceğini açıklıyor. Direnç kilosu denen ve diyetle verilen kilonun bir noktada durmasına neden olan durumun üstesinden gelmek için tarçın çayının etkili olabileceği belirtiliyor. Tarçın çayının; bağırsakları hareketlendirdiği, sindirimi düzenlediği, kolesterol ve kan şekerini dengelediği, bağışıklığı güçlendirdiği ve vücutta yağ depolanmasını engelleyerek yağ yakımını hızlandırdığı ifade ediliyor. Tarçın çayı içmenin iştahı baskılayarak kalori alımını azaltabileceği, ancak tek başına kilo verdirmek için yeterli olmadığı, diyet listelerine ek olarak tüketilmesi gerektiği dile getiriliyor. Aşırı tüketiminin kabızlık gibi yan etkilere neden olabileceği ve diyabet, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlığı olan kişilerin doktorlarına danışmaları gerektiği konusunda uyarılar yapılıyor. Tarçın çayının evde kolayca hazırlanabileceği belirtiliyor ve tarif paylaşılıyor. Ancak kullanım öncesi bir uzmana danışılması öneriliyor.

Makale, karaciğer sağlığını desteklemenin önemini ve bu amaçla tüketilebilecek çeşitli bitkiler ve baharatları ele alıyor. Karaciğer sağlığını olumsuz etkileyebilecek yaşam tarzı ve çevresel faktörlerden bahsediliyor ve sağlıklı bir karaciğer için lif, antioksidan ve sağlıklı yağlar açısından zengin yiyecekler öneriliyor.

– **Amla (Amalaki):** Antioksidanlar açısından zengin ve doğal bir detoksifiye edici olan amla, karaciğeri toksinlerden korur ve sağlık için temel besinler içerir.
– **Neem:** Detoksifiye edici özellikleriyle bilinir ve karaciğer fonksiyonlarını artırarak, sağlıksız maddeleri temizlemeye yardımcı olur.
– **Zerdeçal:** Kurkumin içeriği ile bilinen zerdeçal, karaciğer sağlığını iyileştirir, sindirimi destekler ve vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur.
– **Zencefil ve Sarımsak:** Her ikisi de karaciğer sağlığını destekler; zencefil, karaciğer hastalığı riskini azaltırken, sarımsak antioksidan ve anti-inflamatuar özellikler içerir.
– **Fesleğen:** İltihap önleyici ve antioksidan özellikleri ile karaciğeri virüslerden korur, sindirimi iyileştirir, stresi ve kaygıyı azaltır.

Bu bitki ve baharatların tüketilmesi önerilse de, bir uzmana danışmadan diyete eklenmemesi gerektiği belirtiliyor.

Makale, mutfağınıza sokmamanız gereken ve sağlığınıza ciddi zararlar verebilecek bazı gıdalar ve katkı maddeleri hakkında detaylı bilgiler sunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dünya genelinde yaklaşık 5 milyar kişinin, bu zararlı gıdalara maruz kalarak ciddi hastalık riskleri taşıdığını belirtmiştir. İşte makalede ele alınan temel noktalar:

1. **Hidrojenize Yağlar ve Trans Yağlar**: Hidrojenize yağlar ve endüstriyel trans yağlar kalp hastalıklarını tetikleyebilir. DSÖ, bu yağların küresel kullanımının sona erdirilmesi çağrısında bulunmuştur.

2. **Kızartma Yağları**: Restoranlarda uzun süre değiştirilmeden kullanılan kızartma yağları zararlıdır. Zeytinyağı ile kısa süreli kızartmalar daha sağlıklıdır.

3. **Beyaz Şeker**: Rafine beyaz şeker, vücuda zarar verir ve birçok hastalığa davetiye çıkarır. Şeker ihtiyacı doğal kaynaklardan karşılanmalıdır.

4. **Yapay Tatlandırıcılar**: Aspartam, sukraloz gibi kimyasallar sağlık riskleri taşır. Doğal tatlandırıcılar daha güvenli olmakla birlikte, bunların da aşırı kullanılmaması önerilir.

5. **Paketli Gıdalar ve Katkı Maddeleri**: Cipslerdeki monosodyum glutamat gibi katkı maddeleri zararlıdır. İçerik etiketlerinin okunması önemlidir.

6. **Margarin**: Trans yağlar ve diğer zararlı katkılar içeren margarinlerden kaçınılmalı, doğal bitkisel yağlar tercih edilmelidir.

7. **Bulyonlar ve Mono Sodyum Glutamat**: Bulyonlar MSG içerdiğinden, birçok sağlık sorununa neden olabilir. Alternatif doğal tatlandırıcılar kullanılabilir.

Makale tüm bu yiyecekler ve katkı maddelerinin sağlık üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini vurgular ve daha sağlıklı beslenme alternatifleri önerir.

Sudan Sağlık Bakanı Heysem Muhammed İbrahim, ülkede yağmur mevsimiyle birlikte yayılan kolera salgını nedeniyle 22 kişinin öldüğünü ve 354 vakanın tespit edildiğini bildirdi. İbrahim, sağlık koşullarının iyileştirilmesi ve kolera ile mücadele çabaları kapsamında ilgili makamlarla işbirliği yaptıklarını belirtti. Ayrıca, uluslararası toplumla kolera aşısı temini için iletişime geçtiklerini açıkladı. Savaşın devam ettiği Sudan’da zayıf sağlık sistemi, salgın hastalıkların yayılmasını daha da zorlaştırıyor. Eyalet yetkililerine, salgınla mücadele ve çevre sağlığının korunması için müdahale çağrısında bulunuldu.